TANRI SEVGİDİR

Dünyamız, sonsuz okyanusta yüzen bir topa benzer. Bilim adamları derler ki: “Teleskoplar (gök dürbünleri) geliştikçe kâinatın sonsuz derinlikleri beliriyor.” Bilim adamları, dünyamızdan çok daha büyük olan milyonlarca yıldızları keşfettiler. Yıldızlar geniş mesafelerle birbirlerinden uzak, bu sonsuz boşluğun içinde yüzmektedirler. Bize anlatıyorlar ki: Ufak bir topa benzetilen dünya, binlerce seneden beri hareketine devam etmektedir. Ne kadar genişliktedir bu kâinat? Ne kadar zamandan beri mevcuttur? Ne zamana kadar devam edecektir? Kesin olarak kim söyleyebilir?

Bütün bunlar bize, ne kadar ufak olduğumuzu ve ömrümüzün ne kadar kısa olduğunu düşündürür. Dünyamız uçsuz bucaksız olan bu okyanusta yüzen bir top ve biz bu top üzerinde sadece bir zerre, çabuk beliren ve hemen kaybolan, yanıp sönen bir ışığız. Davut Peygamber şöyle demiş: “İnsan nedir ki, onu anasın, ey Tanrı?” Eğer bugünkü bilimin ışığı altında düşünürsek bu sözü daha iyi anlarız. Evet, bu dünya üzerindeki ömrümüz çok kısadır ve kendi kendimize baktığımızda, kendimizi bir hiç görürüz. Acaba hem dünyayı, hem de bizi yaratan yüce Tanrı da bizim gibi mi düşünüyor? Yoksa “Tanrı’nın düşünceleri bizimkinden ve O’nun yolları bizim yollarımızdan çok daha üstündür” diye konuşmuş olan Hazreti Yeşaya haklı mıydı? Çoğu zaman bizler bir şeyi büyük olduğu için önemli ve değerli sayarız. Ama Tanrı için, yarattığı kâinatın büyüklüğü ve devamı neden o kadar değerli olsun? Tanrı, insanı yaratıklarının en üstünü olarak yarattığını bildirmiyor mu? O kadar az gelişmiş akıllarımızla kendimizi birer “hiç” görürken, acaba Tanrı bizi daha mı değerli sayar?

Sevinçle söyleyebiliriz ki, Tanrı bizi, bizden daha fazla düşünmektedir. Bizi korur, bize bakar ve bizim şimdiden sonsuzluğa kadar kendisinde olmamızı ister. Bizleri O´na dönmeye davet eder ve bizleri kabul ettiğine inanmamızı diler. Sizlere bu şaşkınlık yaratıcı gerçeği anlatmak amacıyla şu güzel ve kısa öyküyü anlatmak istiyorum:

Bir gün çocuğun biri büyük özenle ve maharetle ufak bir kayık yapar. Kıvançla onu nehre indirir ve yüzmesini seyreder. Ama bir gün çocuk küçük eserini yüzdürürken ani bir rüzgâr esmeye başlar, kayık akıntıya kapılarak sürüklenir ve hemen gözden kaybolur. Kayığın kayboluşu üzerinde bilmem çocuğun üzüntüsünü tarif etmeye gerek var mı? Sizler de takdir edersiniz ki, kayığın küçük ve kolay elde edilir olmasına rağmen, onun kayboluşu yapıcısına derin bir üzüntü vermiş.

Bir kaç gün sonra, çocuk kayığını bir dükkânda görür. Zedelenmiş olmasına rağmen çocuk derhal kayığını tanır ve ona sahip olmak ister. Dükkânda oyuncağa iki lira fiyat koymuşlardır. Bu bir çocuk için çok paradır. Ama çocuk her ne pahasına olursa olsun, onu elde etmeye karar verir. Kayığı için severek fedakârlık yapar. Çocuk, bir kaç günlük sıkı çalışmadan sonra iki lirayı kazanır ve hemen dükkâna koşar. Dükkâncıya iki lirayı verip kayığını sevinçle kucaklayarak geri alır ve onu evine getirirken şöyle der: “Seni ben yaptım, şimdi ise satın aldım. İkinci defa benim oldun.”
Buna benzer bir şekilde Tanrı bizi yarattı, ama biz günah akıntısına kapılarak Tanrı’dan ayrı düştük. Bedenen, aklen, kalben kirlendik, bozulduk. Her şeye rağmen Tanrı bizimle ilgilenmektedir. Kutsal Kitap´ta anlatıldığı gibi, Tanrı, bize olan sevgisini ve alakasını göstermek için insan olup aramıza gelmiştir. Böyle bir şey mümkün değildir diye hemen itiraz edebiliriz. Ama Tanrı’ya iman edersek, O’nda her şey mümkündür.

Tanrı, İsa Mesih’te aramıza gelmiştir. Bunun kanıtı İsa Mesih’te gördüğümüz sevgidir. Hiç bir insan, peygamber dahi, kendiliğinden İsa Mesih kadar sevgi gösteremez. Sevginin en üstün noktası, İsa Mesih’in düşmanları olan bizler uğruna hayatını feda etmesidir. Çarmıh üzerinde ölerek bizim günahlarımızın borcunu ödedi ve bizi sonsuzluk boyunca helak olmaktan kurtardı, bizi satın aldı. Artık günahın çocukları değil, tekrar Tanrı’nın çocukları olabiliriz. İsa Mesih, ölümden dirilerek bize de ölümden dirilmeyi bağışladı, ta ki daima O’nunla beraber yaşayabilelim.

İsa Mesih, günahlarımızın borcunu ölümüyle ödeyerek korkunç ağırlıkta bir bedel vermiştir. Ama Tanrı sonsuz sevgi olduğundan, bunu fazla acayip görmemeliyiz. O, kendi büyüklüğüne göre davranmıştır.

Okyanusta yüzen bir topun üzerinde bir zerre olan insan! Zerre kadar olsak bile, bu kâinatta her ne kadar ufak isek de, yine Tanrı bizi çok sevmekte ve bizimle ilgilenmektedir. Bizi O yarattı ve bizi O kurtarıp kendisine döndürdü. O’nun sevgisinden dolayı İsa Mesih aracılığıyla ile biz O’nunuz. Bizi seven Tanrı´ya hamdolsun.

Sevgili okuyucumuz, okuduğunuz yazı hakkında söyleyece­ğiniz veya soracağınız varsa, lütfen bize mektup yazınız. Kurtuluş konusunda daha fazla bilgi edinmek isterseniz, ücretsiz Kutsal Kitap derslerimizden ve diğer yayınlarımızdan isteyebilirsiniz. Haberlerinizi bekliyoruz.

Mutlu Kaynak

mektup@tevratzeburincil.org